5 Ocak 2014 Pazar

BATI DERİN LOBİSİ’ne KARŞI MÜSLÜMANLARA BİR NOT

BATI DERİN LOBİSİ’ne KARŞI MÜSLÜMANLARA BİR NOT

İnsan doğduğunda kulağına okunan ezan, öldüğünde kılınacak cenaze namazı için okunur.. Hayat işte bu kadar kısa. Bu kısacık hayatın içine koskoca arzuları sığdırmaya çalışır durur insan..

Arzular dünyalık olduğunda öyle hırslara dönüşebiliyor ki, neticesi savaşlar, zulümler, soykırımlar, darbeler oluyor. Dünya hayatının gerçeği bir ezan ile namaz arasındaki mesafe kadar net olduğuna göre, bu hırslar ne için ?

Dünyanın son 30-40 yıllık tarihçesine baktığımız zaman, temel çatışma merkezlerinin Ortadoğu ve Pasifik Asya ülkeleri etrafında döndüğünü, başka deyişle Müslüman ülkeler etrafında olduğunu görebiliriz.

İslam, Kuran’a ve Peygamberi olan Hz. Muhammed’in (sav) öğütlerine göre yaşandığı zaman, biliriyoruz ki Müslüman Müslümana saldırmaz, eziyet etmez, dahası, Müslüman başka hiçbir din mensubuna, hatta inancı olmayan kişilere de saldırmaz. Çünkü İslam dini, mükemmel barış ve hoşgörü dengesesini sağlayan, insan özgürlüklerini gözetmekle demokrasiyi en iyi koruyan bir dindir.

Hal böyleyken, son 30 yıldır savaşlarda en çok Müslümanların ölmesi, en çok Müslüman ülkelerde çatışmaların çıkması bir tezattır ve üzerine düşünülmesi gerekir.

Yukarıda sözünü ettiğim çatışmaların doğması veya gelişmesindeki ayrıntılara baktığımız zaman ise, hiçbir şiddetin buralarda bağımsız doğmadığını, mutlaka bir yanda Batı Dünyası kaynaklı bir unsurla diğer yanda o ülkenin içinde Batı kaynaklı unsura taşeronluk yapan yerli bir unsurun olduğunu söyleyebiliriz.

Müslüman ülkelere müdahalelerde öne sürülen gerekçe İslamofobi etrafında birleşir, arkasında ise ya gerçekten fobiyi doğuran bağnazlık korkusu ya da ekonomik-stratejik güç arzusu yatar.

Şimdi Türkiye dahil Müslüman ülkelere bir kez daha bu açıdan bakalım.. Batı lobilerinin devletlerimizin ve bizim hayatlarımıza müdahale etmesindeki arzusunun sebebi nedir?

§  Genelde Müslüman coğrafya çok ciddi zenginlikte yeraltı ve yerüstü kaynaklarına sahiptir
§  Müslüman ülkeler Batı’nın azalan nüfusuna karşı artan kalabalık bir nüfusa sahip
§  Müslüman ülkelerde aile değerleriyle toplumsal brliği koruma değerleri çok güçlüdür
§  Müslüman ülkeler dolayısıyla çok ciddi genç nüfus potansiyeline sahip

Tüm bunlar düşünülünce, Müslümanlar Kuran’la vahyolunan “Birlik Olun” emrine uyunca tüm dünya dengesini Müslümanlar lehine değiştirecek devasa bir güç kaynağı söz konusu.

Şimdiye kadar dünya siyasetinin ve ekonomik kaynaklarının iplerini elinde tutmaya çalışan Batı lobisi, bunun iyi bir farkındalığıyla, Müslüman ülkeleri yakın bir markaja almış durumda.

Kendi içinde de derin bir koalisyon lobiye sahip Batı, mesafeler ne olursa olsun, dünyayı yönetmek için istihbarat örgütleri olsun, çeşitli ülkelerde STK’lar olsun, yasa dışı örgütler olsun yerel yapılara sızarak ve “gizli” ittifaklar kurarak kontrolü elinde tutmaya çalışır.

Bu bağlamda birçok Müslüman ülkede bağnaz ve İslam’la alakası olmayan örgütler de desteklenebiliyor ve Müslüman ülkelerin kucağında Batı tarafından büyütülen bu silah İslamofobi adı altında yine Müslüman ülkelere karşı doğrultulabiliyor.

Türkiye’de de yıllarca bu silah çalıştırıldı. Bu silahın zararlarını en çok İslami cemaatlerimiz, tarikatlerimiz, dindar, inançlı olan halk kesimlerimiz gördü. Halkta dine karşı müthiş bir önyargı, bilinçsizlik, soğukluk tasarlanarak bir toplum mühendisliği stratejisi uygulanmaya çalışıldı yıllarca.

Ne var ki, 2002 yılıyla birlikte Türk siyaseti bir dönüşüm aşamasına girerek söz konusu derin yapılanmayı geri çevirerek vesayet rejimine son veren reformlar başlatıldı.

Kısacası diğer birçok ülkede kökünü salan bu planlar Türkiye’de tutmadı, Türk halkının İslam’ı en modern, en bilgili, en demokratik yaşatmasıyla, Türkiye tüm Müslüman ülkeler arasında sıyrılarak, bu gücün verdiği destkle ekonomik alandaki sıçramasıyla da Dünya Lideri olan ilk 10 ülke arasında olmanın en kuvvetli adayı oldu.

Dünya siyasi sahnesine bir Müslüman ülke olarak çıkan yeni süper güç adayı Türkiye, artık Batı tarafından kontrol edilemeyen bir güçtü.

Bizim son 2-3 sene içinde Türk iç politikasında izlediğimiz direniş girişimleri, derin Batı lobisinin Türkiye gücünü engelleme yankılarıydı aslında. Ne var ki, yasa dışı aşırı sol örgütler, Gezi ayaklanması, MİT krizi gibi girişimler de amacına ulaşamayınca, ellerindeki son silah “Müslümanı Müslümana düşürme” fitnesini devreye soktular...

Bu yazının en başında yazdığım söze dönersek..  “İnsan doğduğunda kulağına okunan ezan öldüğünde kılınacak cenaze namazı içindir.. Hayat işte bu kadar kısa.” Bu sözüm Batı derin lobisine değil, onlar hep vardı ve olacak da, fitneyi yapmak isteyen şeytan avukatlarının hep varolduğu gibi.. Benim bu sözüm Batı’nın oyununa alet olmuş ve Batı derinlerine ama bilerek ama bilmeden taşeronluk yapan Müslümanlara..

Allah dünyayı bir imtihan yeri olarak yaratmış, hayat bir an kadar kısa ve ulaşacağımız asıl durak ahirettedir ki, hesabımızı ancak ve ancak Allah’a karşı vereceğiz.

Allah diyor ki...

“Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Enfal Suresi: 46)

________________________
Merve Ferda Özcan