BATI DERİN LOBİSİ’ne KARŞI MÜSLÜMANLARA BİR NOT
İnsan doğduğunda kulağına okunan ezan, öldüğünde kılınacak
cenaze namazı için okunur.. Hayat işte bu kadar kısa. Bu
kısacık hayatın içine koskoca arzuları sığdırmaya çalışır durur insan..
Arzular dünyalık olduğunda
öyle hırslara dönüşebiliyor ki, neticesi savaşlar, zulümler, soykırımlar,
darbeler oluyor. Dünya hayatının gerçeği bir ezan ile namaz arasındaki
mesafe kadar net olduğuna göre, bu hırslar ne için ?
Dünyanın son 30-40 yıllık tarihçesine baktığımız zaman,
temel çatışma merkezlerinin Ortadoğu ve Pasifik Asya ülkeleri etrafında
döndüğünü, başka deyişle Müslüman ülkeler etrafında olduğunu görebiliriz.
İslam, Kuran’a ve Peygamberi olan Hz. Muhammed’in (sav)
öğütlerine göre yaşandığı zaman, biliriyoruz ki Müslüman Müslümana saldırmaz,
eziyet etmez, dahası, Müslüman başka hiçbir din mensubuna, hatta inancı olmayan
kişilere de saldırmaz. Çünkü İslam dini, mükemmel barış ve hoşgörü dengesesini
sağlayan, insan özgürlüklerini gözetmekle demokrasiyi en iyi koruyan bir
dindir.
Hal böyleyken, son 30 yıldır savaşlarda en çok Müslümanların
ölmesi, en çok Müslüman ülkelerde çatışmaların çıkması bir tezattır ve üzerine
düşünülmesi gerekir.
Yukarıda sözünü ettiğim çatışmaların doğması veya
gelişmesindeki ayrıntılara baktığımız zaman ise, hiçbir şiddetin buralarda
bağımsız doğmadığını, mutlaka bir yanda Batı Dünyası kaynaklı bir unsurla diğer
yanda o ülkenin içinde Batı kaynaklı unsura taşeronluk yapan yerli bir unsurun
olduğunu söyleyebiliriz.
Müslüman ülkelere müdahalelerde
öne sürülen gerekçe İslamofobi etrafında birleşir, arkasında ise ya gerçekten
fobiyi doğuran bağnazlık korkusu ya da ekonomik-stratejik güç arzusu yatar.
Şimdi Türkiye dahil Müslüman ülkelere bir kez daha bu açıdan
bakalım.. Batı lobilerinin devletlerimizin ve bizim hayatlarımıza müdahale
etmesindeki arzusunun sebebi nedir?
§
Genelde Müslüman coğrafya çok ciddi zenginlikte
yeraltı ve yerüstü kaynaklarına sahiptir
§
Müslüman ülkeler Batı’nın azalan nüfusuna karşı
artan kalabalık bir nüfusa sahip
§
Müslüman ülkelerde aile değerleriyle toplumsal
brliği koruma değerleri çok güçlüdür
§
Müslüman ülkeler dolayısıyla çok ciddi genç
nüfus potansiyeline sahip
Tüm bunlar
düşünülünce, Müslümanlar Kuran’la vahyolunan “Birlik Olun” emrine uyunca tüm
dünya dengesini Müslümanlar lehine değiştirecek devasa bir güç kaynağı söz
konusu.
Şimdiye kadar dünya siyasetinin ve ekonomik kaynaklarının
iplerini elinde tutmaya çalışan Batı lobisi, bunun iyi bir farkındalığıyla,
Müslüman ülkeleri yakın bir markaja almış durumda.
Kendi içinde de derin bir koalisyon lobiye sahip Batı,
mesafeler ne olursa olsun, dünyayı yönetmek için istihbarat örgütleri olsun,
çeşitli ülkelerde STK’lar olsun, yasa dışı örgütler olsun yerel yapılara
sızarak ve “gizli” ittifaklar kurarak kontrolü elinde tutmaya çalışır.
Bu bağlamda birçok Müslüman ülkede bağnaz ve İslam’la
alakası olmayan örgütler de desteklenebiliyor ve Müslüman ülkelerin kucağında
Batı tarafından büyütülen bu silah İslamofobi adı altında yine Müslüman
ülkelere karşı doğrultulabiliyor.
Türkiye’de de yıllarca bu silah çalıştırıldı. Bu silahın
zararlarını en çok İslami cemaatlerimiz, tarikatlerimiz, dindar, inançlı olan
halk kesimlerimiz gördü. Halkta dine karşı müthiş bir önyargı, bilinçsizlik,
soğukluk tasarlanarak bir toplum mühendisliği stratejisi uygulanmaya çalışıldı
yıllarca.
Ne var ki, 2002 yılıyla birlikte Türk siyaseti bir dönüşüm
aşamasına girerek söz konusu derin yapılanmayı geri çevirerek vesayet rejimine
son veren reformlar başlatıldı.
Kısacası diğer birçok ülkede kökünü salan bu planlar
Türkiye’de tutmadı, Türk halkının İslam’ı en modern, en bilgili, en demokratik
yaşatmasıyla, Türkiye tüm Müslüman ülkeler arasında sıyrılarak, bu gücün
verdiği destkle ekonomik alandaki sıçramasıyla da Dünya Lideri olan ilk 10 ülke
arasında olmanın en kuvvetli adayı oldu.
Dünya siyasi
sahnesine bir Müslüman ülke olarak çıkan yeni süper güç adayı Türkiye, artık
Batı tarafından kontrol edilemeyen bir güçtü.
Bizim son 2-3 sene içinde Türk iç politikasında izlediğimiz
direniş girişimleri, derin Batı lobisinin Türkiye gücünü engelleme yankılarıydı
aslında. Ne var ki, yasa dışı aşırı sol örgütler, Gezi ayaklanması, MİT krizi
gibi girişimler de amacına ulaşamayınca, ellerindeki son silah “Müslümanı
Müslümana düşürme” fitnesini devreye soktular...
Bu yazının en başında yazdığım söze dönersek.. “İnsan
doğduğunda kulağına okunan ezan öldüğünde kılınacak cenaze namazı içindir..
Hayat işte bu kadar kısa.” Bu sözüm Batı derin lobisine değil, onlar hep
vardı ve olacak da, fitneyi yapmak isteyen şeytan avukatlarının hep varolduğu
gibi.. Benim bu sözüm Batı’nın oyununa alet olmuş ve Batı derinlerine ama
bilerek ama bilmeden taşeronluk yapan Müslümanlara..
Allah dünyayı bir imtihan yeri olarak yaratmış, hayat bir an
kadar kısa ve ulaşacağımız asıl durak ahirettedir ki, hesabımızı ancak ve ancak
Allah’a karşı vereceğiz.
Allah diyor ki...
“Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize
düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah,
sabredenlerle beraberdir.” (Enfal Suresi:
46)
________________________
Merve Ferda Özcan
Twitter: https://twitter.com/FerdaOzcan
E-Mail: m.ferda.ozcan@gmail.com