“HARRY POTTER” (DANIEL RADCLIFFE) GERÇEK
ÖYKÜSÜNÜN BİZE ÖĞRETTİKLERİ..
Küçük yaşta 'Harry Potter' serisiyle şöhrete kavuşan
24 yaşındaki oyuncu Daniel Radcliffe, alkol ve uyuşturucunun pençesine
düştü. Birkaç yıldır alkol sorunu yaşayan Daniel, gün geçtikçe daha çok
alkol kullanıp, uyuşturucu bağımlısı da oldu ve en son geldiği nokta onu
tanınmaz hale getirdi..
“In Touch”
dergisi, genç oyuncuyla ilgili şu yorumda bulundu: "Daniel, şöhretle çok erken yaşta tanışan birçok oyuncunun yaşadıklarını
yaşıyor. Bu genç yıldızların güvenilir bir arkadaş çevreleri yok. Medya baskısı
altındalar. Aileleri, bulundukları sektörle ilgili kendilerine tavsiyede
bulunacak bilgiye sahip değil. Bir an büyük bir popülarite, bir an
unutulmuşlukla yaşıyorlar. Bunu kaldırabilmeleri çok kolay değil. O yüzden
alkol ve uyuşturucu, hayatlarında önemli bir yer tutuyor."
Daniel Radcliffe örneği, şöhretin zirvesindeyken alkol
ve uyuşturucu nedeniyle hayatları sönen ünlü örneklerinden yalnızca biridir,
henüz 30 yaşını göremeden uyuşturucu ve alkol batağında, tüm servetlerine ve
şöhretlerine rağmen yapayalnız v e sevgisizlik ortamında ibretlik ölümler
gördük kısa yakın geçmişte... Amy Winehouse, Kristen Pfaff, Casey Johnson, Anna
Nicole Smith sadece birkaç örnektir.
Erken yaşta gelen şöhret ve para ama öte yandan içi
bir değerle doldurulamayan bir yaşam ve bu değersizliğin, bunca hayran
kitlesine rağmen sevgisiz ve yalnızlığın içinde kaldıkları mutsuzluk var
hayatlarında.
Bu mutsuzluğun içindeyken çıkarcı çevre, akbaba gibi
etraflarında bekleyen uyuşturucu tacirleri, magazin medyası, servet avcıları,
kısacası kötü niyetli insanların pençesine düşüş çok kolaydır. Çünkü nefislerini
koruyacak bir ruh hali ve düşünce sistemi, arkalarından kollayacak iyi dost,
kardeşçe doğru tavsiyelerde bulunacak iyi gün-kötü gün yakınları yoktur.
Böyle bir yaşam sürerken ne para, ne servet, ne de
hayranları böylesine kötü sona mani olamıyor işte gördüğümüz gibi.. Ve her şey
bu dünyada kalıyor.. birkaç kısacık şöhret yılından sonra ya genç yaşta ölüm,
ya da kimsenin artık hatırlamadığı sefil bir yaşam.. Bu örnekler ibretliktir!
Aile, arkadaş çevresi ve makro
planda toplumda sevgiyi yaşatamadığımız sürece kendi toplumumuzun içinden de, vicdanlarımıza
sığmayan böyle örnekler vermeye devam edeceğiz.. Bu örnekler en çok Batı tipi
tüketim toplumundan çıkıyor, çünkü manevi birliğin ve sevginin yitirmişliğini
en çok onlarda görüyoruz.. Sevginin yaşatılmadığı toplumlar ne şöhretlerine
sahip çıkar, ne de ellerinden tutar, tam bir tüketim toplumudurlar ve en hızlı tükettikleri şey, duygularıdır..
Yüksek kültürlü, her şeyin bol ve kolay ulaşılabilir
görünümün ardında bu tip toplumun en ulaşamadığı, esasında en muhtaç olduğu
şey, gerçek anlamda insani ilişkiler, sevgi, merhamet ve şefkat duygusudur. Şu bir gerçektir ki, aile, toplumsal
tarihsel gelenek, derin kültür ve milli ülküyü ve en önemlisi inancı yaşatacak
araçlardan mahrum edilmiş bir toplumda en önce yozlaşacak ve kaybolacak şey
insani ve manevi değerlerdir.
Bu yüzden gençlerimize yaşamın gayesini, dünya hayatı
ile ölüm sonrası bizi bekleyen sonsuz planı, nereden ve ne için geldiğimizi,
Allah’ın bizi nasıl bir sevgi ile yarattığını ve bizlerin içinde O’nun
sevgisinden tecelli eden ruhun bulunduğunu, bu ruha ne kadar özenle sahip
çıkmamız gerektiğini, birbirimize Allah’tan ötürü nasıl sevgi duyacağımızı, kardeşliği
anlatabiliyor olmalıyız.
Gençlerimizin karşısına çılgınca dizi, magazin, gece
hayatı programları değil, yaradılış gerçeğini ilmi olarak anlatan eserleri,
Kuran’daki hakikat ve bilimsel mucizeleri, iman hakikatlerini, insanın içinde
sanata, mimariye, estetik ve zevk duygusuna şevk uyandıran bilgileri koyalım. Hatta bu çağrıyı sadece ailelere,
anne-babalara değil, devletimize, Milli Eğitim Bakanlığına, Sivil Toplum
Kuruluşlarımıza da yapalım. Bu etik ve ahlak eğitimi genel eğitim sistemimizin
ayrılmaz, elzem bir parçası olmalıdır.
Bu gerçekliği iyi kavrayan gençlerin ilgi odağı ne
alkol olur, ne de başka kötü alışkanlıklar. Kuran okuma alışkanlığını bilimsel
gerçeklerle paralel öğrenen birisinin ilgi odağı, bilim olur, teknoloji olur,
okumak, araştırmak, sanatla uğraşmak, çevresini güzelleştirmek olur.. Her şeyden
evvel kendi öz varlığını, kendi ruhunu güzelleştirmek, çünkü Kuran’ın
bildirdiği güzellikler çerçevesinde yaşayan insanın en çok gözetlediği şey tüm
evrenin Yaratıcısı ve dünya sonrası asıl gerçek hayatı tarif eden Allah’ın
rızasını ve sevgisini kazanmaktır.
Ferda Ozcan
Twitter: @FerdaOzcan
e-mail: m.ferda.ozcan@gmail.com